iyi Bir İnsan Olmanın Tanımı
Şu yaşadığımız dönemde ve eminim ilerideki dönemlerde de insanların kolaylıkla telaffuz ve iddia edebildiği fakat içini doldurmakta fevkalade aciz kaldığı bir kavram İYİ BİR İNSAN olmak. Herhalde İYİ BİR İNSAN olmak sorusuyla sosyolojik bir araştırma yapılsa, dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi ırk, mezhep ya da ülke insanı olursa olsun, sonuç hiç fire vermeden aynı olacaktır.
İYİ BİR İNSAN mısınız? Evet, ben İYİ BİR İNSANım. Amerika’da, 2001 senesinde, Tufts Üniversitesi’nin Dr. Richard Lerner başkanlığında 50 eyalet içinden 34 eyalette, 2500 ebeveyn ve 5000 ergen çocuk (5. sınıflar) üzerinde yaptığı kapsamlı araştırmaya rastladığımda, artık bildiğim ve anlatmak istediğim şeyin bilimsel karşılığını görmekten mutluluk duydum. Araştırma özetle şöyle.
Ebeveynlere soruyorlar:
Çocuğunuzun ergenlik dönemi nasıl geçiyor? Çoğunluğun cevabı: İYİ.
Sonraki soru: “İYİ”yi tanımlar mısınız?
Notlarında kırık olmamasının dışında kalan cevaplarda büyük bir çoğunluk, çocuklarının alkol ve uyuşturucu kullanmamaları, şiddet yanlısı ve bir çete mensubu olmamaları, cinsel sapkınlıkları olmaması gibi cevaplar veriyor. İşte burada Dr. Richard Lerner’in söylemi çarpıcı: “We are defining good by the absence of bad”. Yani, bizler İYİ olmayı kötü bir şeyler yapmamak üzerinden tanımlıyoruz. Dr. Lerner’ın bir çalışan üzerinden verdiği örnekse daha da çarpıcı: “Ali, sen İYİ bir çalışansın çünkü dükkanı iflas ettirmedin, depoyu yakmadın ve hiçbir müşteriye saldırmadın.”
Bu ebeveynler tarafından verilen hiçbir cevap “İYİ” yi tanımlamaz. Zaten normal bir çocuk öyle böyle sınıfını geçmeli, alkol ve uyuşturucu kullanmamalı, şiddet yanlısı ve bir çete mensubu olmamalı ve haliyle sapık da olmamalı. Eğer İYİ olmayı beyaz, kötü olmayı da siyah renkle tanımlarsak bu çocukların hepsi gri!
Sosyal medyada yakın zamanda popüler olmuş, bir evlilik programındaki damat adayıyla ilgili inanılmaz bir video var. Damat adayı, daha önceki iki eşini öldürmüş. Sebebi bilinmez; yorumlamak da bizlere düşmez fakat adam bu iki cinayet vakasındaki eşlerinden kader kurbanı olarak söz ediyor, kendinden kötü bir insan olarak değil. Bu araştırma, hapishanelerde de yapılsa hiç kimse kendisini kötü bir insan olarak tanımlamayacaktır. Adam, 10 kişinin katili ama sorsan kader kurbanı…
Peki, gelelim dışarıdaki bizlere. Zaman, mekan ya da insan farketmeden aynı soruyu tekrarlayalım. Cevap, aşağı yukarı ortak.
İYİ BİR İNSAN mısınız? Ne münasebet! Tabii ki! Peki, “İYİ” yi tanımlar mısınız, lütfen? Efendim, benim kalbim temiz (Öyle mi? Peki, biz açıp bakabiliyor muyuz ya da bir ölçüm cihazı mı var?); kimseye kötülük yapmam (İyilik bunun neresinde?);ben doktorum, insanları iyileştiriyorum (Güzel kardeşim, bu senin mesleğin ve sorumluluğun. Sen bundan para kazanıyorsun.); ben öğretmenim, yeni nesiller yetiştiriyorum (Ne diyeyim…). Eğer doktorsan haftanın ya da ayın bir günü de olsa ihtiyaç sahibi insanlara, yetimlere ve yetemeyenlere bedelsiz bakıp, tedavi etmiyorsan; eğer bir öğretmensen haftanın ya da ayın bir gününde bu insanlara bedelsiz eğitim vermiyorsan; bir iş adamı ya da yönetici iken kazandıklarını bu insanlarla az da olsa paylaşmıyorsan; bir işçiysen, verecek gelirin yoksa bile emeğinden bu insanlara veremiyorsan; iyi bir doktor, iyi bir öğretmen, iyi bir iş adamı, iyi bir yönetici, iyi bir işçi olmana rağmen İYİ BİR İNSAN olamazsın.
Bu arada değinmeden geçemeyeceğim: Askerdeyken elime geçip okuduğum bir kitap; Dr. Stephen R. Covey’nin yazdığı “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı”... Kitap, en zor okunan kitap sıralamasında ilk 10’u zorlar fakat bir sayfası var ki hiç unutmam ve unutmayacağım. “Visualize your own funeral”, yani kendi cenazenizi gözünüzün önüne getirin. Bunları okuyacak ve anlayacak yaşa eriştiğinizde, sizlerin de birkaç cenaze tecrübesi olacak. Bir cenaze düşünün ki, cemaat az ya da çok, yüzleri ifadesiz ama herkesin dilinde rahmetlinin yaptığı yanlışlar ve attığı kazıklar; bir başka cenaze düşünün, cemaat taşıyor, yüzleri üzgün ama rahmetliden ve iyiliklerinden bahsederken her yüzde bir tebessüm… Hangi cenazenin sizinki olmasını isterdiniz?
Ben, bu iki tür cenazeyi de yaşım itibarıyla birçok kez tecrübe ettim. Birinci tür cenazeden ne kadar fazla varsa ikinci cenazeden de o kadar az vardı. İşte rahmetli Ali Dedenizin cenazesi de böyle bir cenazeydi. İYİ bir insanın cenazesi. 5 km’lik köy yolu sağlı sollu arabayla doluydu. İnsanlar ondan bahsederken bir yandan ağlıyor, bir yandan da tebessüm ediyorlardı. Toprağı bol, mekanı cennet olsun inşallah.
Rahmetli Ali Dedeniz: “Evladım, ölünce evladın mezarına gelir, torunun şayet seni tanıdı ise dua eder (mezarına gelmez), 3. nesildeyse ne dua kalır ne de ziyaret. Oldun humuslu toprak.’’ derdi. Sizler humuslu toprak olmaktan öteye geçersiniz inşallah evlatlarım. Bu geçici dünyada, İYİ bireyler olun ve bu dünyada geriye İYİ şeyler bırakın. Bırakırsanız, sizler hem bu dünyada da hem de ahirette mutlu olursunuz. Bunu ben söylemiyorum; kitabımız ve bilim söylüyor. Tembellik etmeyin, araştırın, okuyun. Onun için canım evlatlarım, ne yapın ne edin, İYİ İNSAN olmanın içini doldurun. Geliriniz ve emeğiniz ne olursa olsun, gelirinizin ve emeğinizin sadakasını, fitresini ve zekatını hiç çekinmeden fazlasıyla verin. Her şeyden önemlisi, İYİ BİR İNSAN olmayı alışkanlık haline getirin. Alın benden size İYİ BİR İNSAN olmanın sizi ve yaşadığınız toplumu iyileştirdiğine ve sizin mutlu olmanızı sağladığıyla ilgili birkaç bilimsel referans…
Mehmet Ali Baldaner
KAYNAKÇA
- https://www.huffpost.com/entry/kindness
research_b_7054652- https://www.mitpress.mit.edu/books/
why-we-cooperate- http://greatergood.berkeley.edu/
article/item/is_kindness_really_
its_own_reward- http://www.rcgd.isr.umich.edu/
news/Brown.Psych%20Science.May%2009.pdf- "https://helix.northwestern.edu/article
/kindness-contagious-new-study-finds"- http://www.ncbi.nlm.nih.gov/
pmc/articles/PMC1820947/
BU DÜNYA ve AHİRET İÇİN
- 01 En’am Suresi 160 - İyilik yapanların mükafatları
- 02 Beled Suresi 11/12 - İyilik yapmanın zorluğu
- 03Nahl Suresi 30 - İyilik yapanlara bu dünyada da ahirette de mükafat olduğu
- 04 Karia Suresi 6/7 - İyi insanın mükafatı
- 05 Kehf Suresi 46 – Ölümsüz iyi işler yapmak
- 06 Meryem Suresi 76 – Sürekli kalan iyiliklerin mükafatı
- 07 Bakara Suresi 177 – İyiliğin tanımı
Mehmet Ali Baldaner Kimdir?
Mehmet Ali Baldaner, 1975 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Aslen Balıkesir, Gönenlidir. Liseyi Eyüboğlu Koleji'nde biritirdikten sonra yurtdışında ''Moda Tekstil Tasarım'' ihtisasını tamamladı. Merhum babası Ali Baldaner‘in kurduğu tekstil ihracatı işini 24 yaşında devralan Baldaner, hali hazırda aktif olarak tekstil firmasının Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyor. Uzun zamandır yetim çocuklara hem kendi çabası ile hem de Gönen İlme ve Hayra Hizmet Vakfı ve Darül-Eytam Vakfı aracılığı ile yardım veren Baldaner, 2015 yılında yönetim kurulu başkanlığını yapmakta olduğu kendi vakfını kurdu. Vakıf bağışlarının %98'i, Mehmet Ali Baldaner tarafından gerçekleştirilmektedir.